Kayıtlar

Takip

SÖZ VERDİM...

Resim
Birşeylere ara verince paslanıyormuş insan; mesela yemeğe ne kadar şu koyacağını unutuyor, ojeyi taşırıyor, seksek oynarken çizgiye basıyor, dinlerken anlamayı unutuyor, resım yaparken elleri titriyor, boya miktarsız kalıyor fırçada ya da yürürken ayağınızı burkuyorsunuz mesela... Hatta kelimeleri unutuyor bazen hatırlayamıyorsunuz yumurtanın yumurta olduğunu ya da o yayalara özel yürüme yolunun adını... Bir de hisleri unutuyor insan... Bir filmde duymuştum: "YOLU UZUN SÜRE AŞKA DÜŞMEMİŞ BİR ADAMA DENK GELİRSE YÜREĞİNİZ; ÇALKALAYIN, ZİRA DİBİNE ÇÖKMÜŞ OLABİLİR SEVEN YANLARI... diyordu... O an kulağımı kalp atışlarından kaldırıp sevdiğim adama baktığımda anladım layığıyla sevmediğimi... Utancımdan olsa gerek belki biraz da daha çok sevmeye söz verdim... ...

BI ÇIKSANA

Resim
" BI ÇIKSANA BİŞİ DENEYECEĞİM " DEMEK İSTEDİĞİM İNSANLAR VAR. KİMSENİN İHTİMALLERİ IÇIN O BİR ANLIK BILE YAŞAYABİLME İHTİMALİM OLAN MUTLULUKTAN VAZGEÇMEYECEĞİM. DOĞRU YAPMAK GİBİ BI KAYGIM YOK ARTIK *EN AZINDAN BAZI KONULARDA YANLIŞSA BANA GÖRE YANLIŞ OLSUN ZİRA SİZİN YANLIŞLARINIZ KENDİ HATALARINIZ BENİM DEĞİL✌✌✌

DİLENCİ...

Resim
... anlam veremiyorsun sonrasında. Gördüklerinin öznel olduğunu somut olanlarin gorduklerin olmadığını var diye sevindiklerinin hiç yaratılmamış oldugunu umut diye sabah firladigin pencereden firtina yaklaştığını yagmurun saklanmaktan çok öte olduğunu kanayan uzuvlarinin sadece kestiginde elin ya da düştüğünde dizin olmadigini anlıyorsun. Duyuyorsun mesela... Ruzgarin konuştuğunu *gel lerin git olduğunu beyninin sinyallerini duyuyorsun... Guldugunde karsindakilerin nefisleri ürpertiyor seni ve sen inadına kahkaha atıyorsun basini kaldırıyorsun ve cellat bıçağı bileyliyor... Heyhat!!! Ey hayat!Ey zehri misk cennet bahçem... Koynunun huzuru ateşten gömlek teninde ki ateş nefesi kesilen ben... Gözlerimi kapatıp gittiğini hatta durmadan kactigimi hayal ediyorum durdugum yerde adimlarimi sayarken... ben senden nasil giderim bedenim ruhumdan ayrıyken... Soylemis miydim bilmiyorum canin cennete! Ben köprü altinda 3 5 kuruş dilenci...

İNSANLAR...

Resim
Ben sana iyi geliyorum diyen tüm insanlar kırılmasın dıye sakladığım tüm benliğimi kırdı. Yıllarca farklı tanıtsam da kendimi o benim ördüğüm duvarları senin için yıkarken altında kaldım ve yalvarmamak için sesim çıkmadı...

MAHŞERE KALSA DA...

Resim
Başlangıç mi bitiş mi bilmiyorum Hayatın neresinde olduğumu da Çevreme bakıyorum Yok hiçbir ipucu Herkesin eli açık dili konuşkan Nereye sürüklenmeye çalışıyorum Ya da batıyorum hangi balçığa... Öyle mantıklı ve doğru ki herkes Ama olmuyor Aldığım nefesin kimde ya da nerde doğru olduğunu bilmiyorum... Sebeplerimi almışlar ya da ahlaksızca çalmışlar... Ne ya da neler olduğunu bilmiyorum az çok dumanlanmadan yani... Aklımı ve benliğimi kaybetmeden Kim çekerse oraya şimdi. Biliyorum bırakacaklar ellerimi yolun ortasında Tam da herşey düzene girdi derken. Nasıl bozuldum bilmiyorum Kurşunlara dayanamadım daha fazla Boyun eğdim karşımdakilere Oysa ki onlar hep yanımdaydı Belki sözde belki gerçek Zarar verdi herkes tek tek... Ama dillerinde iyi niyetliydiler... Biri itti, biri çekti,biri yuvarladı Ve hep birileri el uzattı... Düşmekten ya da afallamaktan değil Saygıdan, sevgiden ve bilmediklerimden eğdim boynumu... Halbuki ben kimseye boyun eğdirmekle ilgilenmed...

O GÜN BUGÜN...

Resim
O gün bugün... Ve ben o günden beri hala ısrarla aptallık ve gerizekalılık konusunda anlamsız bir ısrar içerisindeyim. Sebebini bilmediğim bir çok his küresi beni ait dahi hissetmediğim yerlerde kuma gömüyor... Terazi denge ya da adını çok da umursamadığım fakat ne olduğundan emin olduğum o artı eksi listelemesinde bir bir kaleme alırken p her kalemin haklı haksız bir o yani bir bu yani demekten o kadar beynimi laçkalaştırmışım ki atlamayayım dediğim o her bir minnacık ayrıntı bana baş dönmesi olarak geri geliyor... Bakış açısının insanlar için sevgiden saygıdan vazgeçişlerden sebeplerden ne kadar önemli olduğunu bir kez daha anla-mış-dım ben bu akşam bir kez daha... ... ...ve sonra tekrardan kendi değerlerinin peşinde ben olduğumu ama onların ben olmadığımı fark ettim... Bi gün ve sonrasında... (Şimdi filmi geri sarıp Dolmabahçe Yolu'na o çekmem gereken fotoğrafları çekmeliyim... Ki bugün hiç yaşanmamış olsun...)

BAŞROL MÜ FİGÜRAN MI?

Resim
Yazdıklarınız, çizdikleriniz, konuştuklarımız, aklınızdan geçenler, yedikleriniz ya da yoldan geçerken izledikleriniz, bir hayvanı sevme şekliniz ya da yağmura karşı tutumunuz, bir haberi izlerkenki bakış açınız ya da hastahanede ne hissettiğiniz... Sizi siz yapan tüm değerleriniz zamanla harmanlanır; çocukluk, ergenlik ya da yetişkinlikte her an değişirsiniz. Bazı şeyler hariç(?) Ne ne kadar değişebilir? Bir insan ne kadar değiş-tiril-ebilir? 7 den 70 e aynı kalınabilir mi? Kazandıklarımız kadar kaybettiklerimizin hatta vazgeçtiklerimizin ve savaşma şeklimizin bizi daha çok biz yaptığı kanısında oldum  zaman. Sanırım benim stabil kalan en önemli olgum da bu. Hayatımda en çok sevdiğim renk siyahken kendime yeni renkler buldum. Tebessümle gülmeye dahi çekinirken şimdi kocaman kahkahalarım var ve ben bunları kazanırken girdiğim savaşlarda yaralarımın izlerini hayatıma desen ve yol olarak kattım. Eminim ki sizler de sizi siz yapan değerlere bakıyorsunuzdur. Evinizi açtınız mı...