TRAJİKOMİK
Az evvel düşündüğümde bana gayet hüzünlü bir ateş bözeği sesi edasında geldi buraya yazmak.
Sayısız sesin arasında sesimin kayboluşunu izledim sanki. Yalnızlık böyle birşey mi acaba ? Fazlasıyla elimin altında olan onlarca yüzlerce nesne ve rehbere sığmayan insanlardan kaçmaya çalışan bir tenhada saklanan ben...
Uyuyor numarası daha kaç defa yapılabilir ya da kaç defa kaybolabilir bir insan bir gecede bir yatakta ?
Ne zamandır aç olduğumu daha ne kadar saklayacağım kendimden ? Utanmazlık mı arsızlık mı yoksa yıllardır gözlerimi bile kaldırmamamın ardından gelen bu heyecan ? Kendime olan öfkem gün geçtikçe daha da saf hale geliyor...
Nefesim kesilse çocuğumun dışında aklına gelecek kımsemın olmayışı aslında bir o kadar da huzur veriyor, hiç olmamışcasına.
Bir ömür neden sürekli huzursuz ve güvensiz geçer ? Bu kadar mı muhtaç olunur ilgiye ve sevgiye? Belki de güzellik kavramlarımız değişmiştir ve olağan olan tüm güzel şeyler bizler için birer ağırlık olmuştur kim bilebilir ?
Okunmayacak notlar kısmında birgün içinden anlıyorum diyebilen biri çıkar belki... Belki mide kramplarım eşdeğerdir sızısına... Ama o güne kadar hayalet olmaya devam...
Yalnız değilsin🫂💝. Görünen yaralar bedeninizi görünmeyen yaralar ruhunuzu kanatır. Kanayan yaranın pansumanı bazen bir gülüş, bazen bir cümle,bazen bir dokunuştur.Ancak ruh yaralarının pansumanı en önce içerden olur. İçinizdeki çocuğu koşulsuz sevginizle sarıp sarmaladığınızda, onu yargılamak yerine anlamaya çalıştığınızda ve var oluşunu yaşamasından keyif almaya başladığınızda ruh yaralarınızın kanaması zaman zaman da olsa durur. Duru Didem Berkan
YanıtlaSil