Takip

1


    İsim veremedim çünkü duygularıma ve düşüncelerime isim koymaktan vazgeçtiğimi fark ettim...


   Kadınlar unutmak istedikleri şeyleri ne yapar ne eder unuturlar ama neyi unuttuklarını asla unutmazlar! mış...😏

   Anlatacak çok şeyim var ama üzerimde bir vazgeçişlik hatta vazgeçmişlik, kelimeleri yorduğumun bencillik hissi var. Anlatacak çok şeyim var aslında ama karşımdaki insanların anlama kapasitelerini tartacak, kelime ayıklayacak ve doğru algılamalarını sağlayacak kadar pirinçten taş ayıklar gibi seçecek mecalim yok, aslına bakarsanız gereğim de yok. Anlatayım içimde kalmasın ama kimse dinlemesin, yani ne içimde tutayım ne de kimsenin hazinesine girmen😌

   Yazacak çok şeyim var aslında ama sanata dökecek, algılarında yanlışa ehemmiyet vermemek için noktası virgülü eşseslisi sesteşi düşünecek kadar hibe edebilecek enerjim de yok. 

  Enstrüman çalmak isterdim, hayalimdi. Hele ki sesimin güzel olmasını hayal kurduğum çok zaman olmuştur ki beyne en yakın organlardan biri gelir sanırım hatasız anlaşılmak istediğimden kalbe uzak olması da cabası... Halbuki hayallerin hayalet olduğunu çoktan öğrenmiş bir yaştayım. 

  Olduğum gibi görünmemek ve yaşamamak yağmura hasret kalmış akarsu gibi hissettiriyor; ıslaklıkğını nemini ve sınırlarını kaybeden, sonra hızını, gücünü... Ateşsiz cehennemlerde buhar gibi yok olmaya başlayan, oksijeni kalmamış eski dutluklardı diye anılaşan... 

   Ellerimi yüzüme götürüp ilkiliyorum, bir yanma bir acı ki gözlerimin ışığını iyiden iyiye söndüren. 

  Yastıklara sarılmıyorum artık.

  Ellediğim kumaşların dokularının hiçbir önemi yok.

  Kaldırım taşlarında yürümüyorum.

  Yerde aşınmış seksek çizgilerinin üzerinden kendime basar gibi geçiyorum zıplamadan.

 İçinden çıkmak istemediğim o denize artık parmaklarımı bile değdirmiyorum.

  Yağmur sesini kafamı cama yaslayıp dinlemiyor, klip çekmiyorum kafamın içinden; sade bir ses tınsız bir duyguyla yağmur diyor ve kapatıyorum tülü...

 Parmak arası terlik giymiyorum çünkü ayağımı kaldıracak gücüm yok sanki yalınayak kalacağım ki aslında yalınayak yürümek çok eğlencelidir ama brinin yönlendirmesine uymak zorunda kalacağımı bilmek . ..

 Artık hiçbir sarılış huzur vermiyor sanki diken.

 Sofraya konulan her bir fazla yemek çeşidi sanki çileye sebep verecek zamana hazırlık.

 Şarkı dinlemiyorum bir de eskisi gibi, bazen reklamlarda ağlıyorum ama ...😌

 Her akşam yatağımın karşısında ayarı bozulmuş saati umursamıyorum halbuki saniye hesabı yapardım😌 Sabah olmuş akşam olmuş çok da ehemmmiyeti yok ne de olsa bugün dünün aynısı ve yarının provası . 

  Bana bu yorgunluğu verenlerin dilerim ki gece yattıkları o yatak  kabir azaplarından bir parça barındırır... 

 Yorgunum... Ve çok konuştum.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

BİR TUR DAHA

Hüznü düştü hüznün...

İĞNE BATIRIN